Türkçülük Akımının Önemli Temsilcilerinden: Hüseyin Nihal ATSIZ Kimdir?

Hüseyin Nihal Atsız'ın hayatı kim olduğu ile ilgili yazıyı içeriğin devamında bulabilirsiniz.

11502 Görüntülüme

Hüseyin Nihal Atsız, 12 Ocak 1905’te İstanbul’da doğdu. İlköğrenimini Kadıköy’deki çeşitli okullarda, ortaöğrenimini de Kadıköy ve İstanbul Lisesi’nde yapmıştır. Liseden mezun olunca da Askeriye Tıbbiye’ye yazıldı. 

Atsız Askeriye Tıbbiye’sine kaydolduğu çağlarda Türkçülük fikrinin etkisi altına girmeye başladı. Ziya Gökalp’in cenaze töreninin olduğu gece Türkçülük fikrine karşı çıkan bir grup öğrenciyle kavga edip okul yönetimi tarafından cezalandırıldı ve daha sonra aralarında birtakım sorunlar yaşanan Arap asıllı Bağdatlı Mesut Süreyya Efendi adlı bir mülazıma (teğmen) selam vermediği gerekçesiyle 3. sınıf öğrencisiyken 4 Mart 1925 tarihinde Askeri Tıbbiye’den atıldı. Bu olaydan sonra üç ay kadar Kabataş Erkek Lisesi’nde yardımcı öğretmenlik yapan Atsız, daha sonra Deniz Yolları’nın Mahmut Şevket Paşa adlı vapurunda kâtip muavini olarak çalışmıştır.

1926 yılında İstanbul Dârülfünün’un Edebiyat Fakültesi’nin Edebiyat bölümüne ve yatılı kısmı olan Yüksek Muallim Mektebine kaydolduktan bir hafta sonra askerliğe çağrılmıştır. Askerliğini 28 Ekim 1926 – 28 Temmuz 1927 tarihlerinde İstanbul Taşkışla’da 5. piyade alayında yapmıştır.  

   Atsız; Ahmet Naci adlı arkadaşı ile birlikte hazırladığı ‘’Anadolu’da Türklere Ait Yer İsimleri’’ adlı makalenin Türkiyat Mecmuası’nın ikinci cildinde yayınlanması üzerine Mehmet Fuat Köprülü hocasının dikkatini çekerek 1930 yılında Edirneli Nazmî’nin divanı üzerinde mezuniyet çalışması yaptıktan sonra aynı yıl mezun olmuştur. Mezuniyetinden sonra Edebiyat Fakültesi Dekanı olan hocası Prof. Dr. Mehmet Fuat Köprülü, Maarif Vekâleti’nde Atsız için girişimde bulunarak, Yüksek Muallim Mektebi'ni öğrenci olarak bitirdiği için, liselerde yapması gereken 8 yıllık mecburi hizmetini affettirmiş ve 25 Ocak 1931'de Atsız'ı kendisine asistan olarak almıştır. 

   Atsız, 1931 yılında Dârülfünün’un felsefe bölümünden mezun olan ilk eşi Mehpare Hanım ile evlenmiş, ancak 1935 yılında ayrılmıştır.

   Atsız, 15 Mayıs 1931'den 25 Eylül 1932 tarihine kadar Atsız Mecmua'yı çıkarmaya başladı. Mehmet Fuat Köprülü, Zeki Velidi Togan, Abdülkadir İnan gibi edebiyat ve tarih bilginlerinin de içinde bulunduğu bir kadro ile yayın hayatına atılan bu Türkçü ve Köycü dergi, devrinde ilim, fikir ve sanat alanında çok tesir yaratarak Cumhuriyet devri Türkçülüğünün öncüsü olmuştur.

Atsız, kendini tanıtmaya başlayan ilk yazılarını "H. Nihal" imzasıyla, hikâyelerini de "Y.D." imzasıyla, bu dergide yayınlamaya başlamıştır. 1932 Temmuzunda Ankara'da toplanan Birinci Türk Tarih Kongresi esnasında, Prof. Dr. Zeki Velidi Togan'a Dr. Reşid Galib'in yaptığı eleştiriler üzerine Atsız, içerisinde ikinci eşi Bedriye Atsız ile Pertev Nâilî Boratav'ın da bulunduğu 8 arkadaşı ile, Dr. Reşid Galib'e "Zeki Velîdî'nin talebesi olmakla iftihar ederiz" diyen bir protesto telgrafı çekmiş ve bu telgraf üzerine de Reşid Galib'in tepkisini üzerine çekmiştir.

   19 Eylül 1932'de Reşid Galib, Maarif Vekili olmuştu. Kısa bir süre sonra da Mehmet Fuad Köprülü'nün dekanlıktan ayrılması üzerine Edebiyat Fakültesi Dekanlığı'na vekâleten bakan Ali Muzaffer Bey tayin edilmiştir. Reşid Galib, Atsız Mecmua'nın 17. sayısındaki Dârülfünün'un kara, daha doğru bir tabirle, Yüz Kızartacak Listesi' adlı makalesi nedeniyle Edebiyat Fakültesi Dekanı'na baskı yaparak, 13 Mart 1933 tarihinde Atsız'ın üniversite asistanlığına son vermiştir.

   Üniversite asistanlığından çıkarıldıktan sonra Atsız, Malatya Ortaokulu’nda Türkçe öğretmeni olarak bir süre kaldıktan sonra Edirne Lisesinde Edebiyat öğretmenliğine tayin edilmiştir. 

   Atsız, Edirne’deyken Atsız Mecmua'nın devamı mahiyetindeki aylık Türkçü dergi Orhun'u yayımlamıştır. Orhun dergisinde, Türk Tarih Kurumu tarafından çıkarılan ve liselerde ders kitabı olarak okutulan dört ciltlik tarih kitaplarında bulunduğunu iddia ettiği yanlışları ağır bir şekilde eleştirdiği için 28 Aralık 1933'te bakanlık emrine alınmıştır ve Orhun dergisi de 9. sayısında Bakanlar Kurulu kararı ile kapatılmıştır.

   Dokuz ay bakanlık emrinde kalan Atsız, 9 Eylül 1934 tarihinde Kasımpaşa'daki Deniz Gedikli Hazırlama Okulu'na Türkçe öğretmeni olarak tayin olmuştur.

   Şubat 1936 tarihinde ikinci eşi olan Bedriye Hanım ile evlenen Atsız'ın bu evlilikten 4 Kasım 1939 tarihinde Yağmur Atsız ve 14 Temmuz 1946 tarihinde de Buğra Atsız adında iki oğlu olmuştur. Atsız, ikinci eşi Bedriye Atsız'dan da Mart 1975 tarihinde ayrılmıştır.

   Atsız, Kasımpaşa'daki Deniz Gedikli Hazırlama Okulu'nda Türkçe öğretmeni olarak 4 yıl kadar çalışmış ve 1 Temmuz 1938 tarihinde bu görevinden ihraç edilmiştir.

   Bunun üzerine Özel Yüce-Ülkü Lisesi'ne geçen Atsız, burada 1937 yılından 1939 yılının Haziranının sonuna kadar edebiyat öğretmenliği yapmıştır. Atsız, 19 Mayıs 1939 ile 7 Nisan 1944 tarihleri arasında yine özel bir lise olan Boğaziçi Lisesi'nde Edebiyat öğretmenliğinde bulunmuştur.

Atsız, Boğaziçi Lisesi'nin Türkçe öğretmeni iken Basın ve Yayın Genel Müdürü Selim Sarper'in de teşvikiyle Orhun dergisini yeniden yayınlamaya başlamıştır.

Hüseyin Nihal Atsız’ın Siyasi Görüşleri:

Nihal Atsız, çocukluk döneminde Osmanlı İmparatorluğu'nun son birkaç yılına, gençlik döneminde ise Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarına tanıklık etmişti. Yaşadığı dönemde yükselişe geçmiş olan Türk Milliyetçiliğinin etkisi altına girmiş ve bu fikir akımının sıkı bir savunucusu olmuştur. Atsız, kendisini Türkçü, Milliyetçi ve Turancı olarak tanımlamıştır. Türkiye'de 1960'lı ve 1970'li yıllarda çokça destekçi bulmuş olan sosyalizm akımına ve İslamcılığa şiddetle karşı çıkmıştır ve bu akımların karşısında bulunmuştur. Yaşamı boyunca sol görüşlü kimseler tarafından kendisine pek çok kez "faşist" olduğu suçlamasında bulunulmuştur fakat Atsız kendisinin bir faşist olmadığını, yalnızca bir Türkçü-Turancı olduğunu yinelemiştir. Türk-İslam sentezini savunan Ülkücülerle ortak çalışmada bulunmamıştır. Öz Türkçülüğün savunucusu olmuştur.

Hakkımda türlü türlü sözler söyleyen insanlara ve hakiki fikrimi soranlara şunu söylemek isterim ki ben ne faşistim, ne demokratım. Ben, yabancı kaynaklı hiçbir fikri benimsemeye tenezzül etmeyecek kadar millî şuur ve gurura malik bir Türk’üm. Siyasi, içtimai mezhebim Türkçülüktür.
Hüseyin Nihâl Atsız , Yazar

Hüseyin Nihal Atsız’ın Eserleri:

Roman: Bozkurtların Ölümü, Bozkurtlar Diriliyor, Ruh Adam, Deli Kurt, Dalkavuklar Gecesi

Şiir: Yolların Sonu

Araştırma: Türk Edebiyatı Tarihi, Edirneli Nazmi